26 Temmuz 2010 Pazartesi
uyurken hep burnum kaşınır.ve ben elimi kaldırmaya üşendiğimden ya da elimi kaldırınca uykumun kaçacağını düşündüğümden burnumu buruşturarak, daha da tatmin olamazsam yastığa sürerek kendime aslında daha büyük eziyet weririm.we bunu her gece yapmaya başladım.ta ki hawuzun kenarına -sen ne tatlı şeysin gel seni şöle 1 öpiyim- diyerek burnumu kırma girişiminde bulunduğuktan sonraki gece de bunu yapmaya kalkışana kadar.
22 Temmuz 2010 Perşembe
21 Temmuz 2010 Çarşamba
enteresan hobilerim olduğu doğrudur.
küçükken karıncaları toplardım.
onlar için yaptığım kavanozda yol yapışlarını izlemek huzur vericiydi. kavanozumu sallayıp tüm karıncalarımın ölmesine neden olan çocuğa hala büyük öfke duyarım.
bu arada karıncaların boğulmadığını biliyomuydun?
burun deliklerinden su giremediği içi sadece baygınlık geçirirler. böyle 1 bilgim vardı paylaşiyim istedim.
zaten bu karınca mevzusu nerden aklıma geldi onu da biliyor diilim.
20 Haziran 2010 Pazar
5 Haziran 2010 Cumartesi
4 Haziran 2010 Cuma
27 Mayıs 2010 Perşembe
26 Mayıs 2010 Çarşamba
22 Mayıs 2010 Cumartesi
biraz değiştim.
Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara…
Kendime kırgınım…
Maziye hiç değil, an’a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına…
Bir hayli kırgınım…
Beni ben kırdım oysa,
İyi değil!
-can yücel
19 Mayıs 2010 Çarşamba
17 Mayıs 2010 Pazartesi
12 Mayıs 2010 Çarşamba
21 Nisan 2010 Çarşamba
19 Nisan 2010 Pazartesi
17 Nisan 2010 Cumartesi
15 Nisan 2010 Perşembe
11 Nisan 2010 Pazar
1başkadır benim memleketim
'eskişehirde fransız günleri' adı altında yapılcak olan etkinliklerin afişinde eskişehir meydanında eiffel kulesi kullanılmış.tramwayda giderken afişi gören birinin yanındakine dönerek:
-eskişehire eiffel yapılcakmış.way anasını.
dediğine şahit oldum.alkışlıyorum.
dediğine şahit oldum.alkışlıyorum.
10 Nisan 2010 Cumartesi
7 Nisan 2010 Çarşamba
6 Nisan 2010 Salı
secret?
Got a secret
Can you keep it?
Swear this one you'll save
Better lock it, in your pocket
Taking this one to the grave
If I show you then I know you
Won't tell what I said
Cause two can keep a secret
If one of them is dead…
Can you keep it?
Swear this one you'll save
Better lock it, in your pocket
Taking this one to the grave
If I show you then I know you
Won't tell what I said
Cause two can keep a secret
If one of them is dead…
5 Nisan 2010 Pazartesi
can sıkıntısı stop motion
ders:mekan tasarımı
maket yapmaca.
küreyi oluşturcak olan daireler kesilir.ayça elinde tuttuğu aslında maketinde olması gereken parçaya -yanlışlıkla- yaptığı kesiğe bakıp aaa semiii pacman oldu lan dedikten sonra semiin önünde bulunan maketin katmanlarını oluşturcak olan ufak kare parçalardam yem yapılır.gökanın masasında duran keçeli kalemleriyle pacman ve yaratıklar boyanır.ve bir adet fotoğraf makinesiyle -hoca konuşmasının 5. saatindeyken- işlem tamamlanır.
4 Nisan 2010 Pazar
açık-öğretim
açıköğretimin sınawlarına girdik bu haftasonu.hergün çalışmak için elimize aldığımız kitapların sayfalarını yalnızca iki gün açtık ewet.üçer sayfa.ilk gün 90 sorunun ortalama 20sini bu altı sayfadan yapabilmiş olmak onur werici:D 1dersten muaf olmş olmamız da büyük şans.he bi de ingilizce dururken derslerine gideriz diyip fransza seçmek de çok büyük akıllılıktı.sınawda da ilk iki almanca sorusuyla ilk iki ingilizce sorusunun doğru şıklarının aynı olması beni bütün yabancı dillerin cewap şıklarının aynı olması gibi sonrasında saçma gelen ama sınaw esnasında gayet mantıklı bulduğum bir düşünceye götürmüş bulunup ingilizce sorularını çözmemle sonuçlandı.artık uygulama olmayan sınawlar beni fazlasıyla yoruyo we sıkıyo.bu da optikteki dairelerin içinde çeşiti tarama yöntemleri denememe,soru kitapçığında milyonlarca küçük resim yapmama ve gözetmenin şaşkın gözlerle beni izlemesine neden oldu.ikinci üniversite mi peeehhh...verseler 5tane okuruz ahuahuahuah:D
30 Mart 2010 Salı
kanka aromalı 5gün.
24 Mart 2010 Çarşamba
benim hala umudum war..
gözlerim acıyo.sağ elimin parmak uçlarını fazlasıyla hissediyorum.sol elimdeyse yine 1 yarık açtım.bütün gece uykusuz kalıp yine de bitiremediğim maketi az önce teslim etmiş bulunmaktayım.üstelik yapmaya çalıştığım küre jetgillerin arabalarına benzedi.bu da bi başarı olsa gerek.son uykumdan uyanalı 30 saat oldu.yarına yetiştirmem gereken ödewlerse masanın üzerinde dizili.ama benim hala umudum war..
23 Mart 2010 Salı
22 Mart 2010 Pazartesi
please dont stop the music
kendimi müziğe kaptırdığım zaman hiç1şeyi düşünmediğimi farkettim.alakasız şeyleri bunalım yapıyorum.ödewler okul istemediim 1 şehir.kafamda sorularla gidip geliyorum.dokunulsa ağlıycak tanımındayım uzun zamandır.bu yıl sınawa başvuru da yapmadım bi de pişmanlık war bu yüzden.tek işe yarayan akşamları odama kapanıp müzik açmak..sayesinde ödewin 5te bittiini de ancak ödewi bitirdikten sonra saate baktıımda anlıyorm.he bi de onu özlediimde de açıp müzik diliorum:) onun sesini duymak kadar rahatlatıcı bişey olmuyo öle zamanlarda.
5 Mart 2010 Cuma
tribe girdiğini düşündüğümüz 1 hocaya sahibiz.zira 1haftadır dersin tekrarının telafisinin vesaire kesinlikle olmayacağını söleyerek adımızı yazdırmış olduğumuz istanbul gezisinden adımızı sildirmemizi yerimize başkalarını göndermemizi sağlamış bulunmakta.bügün derse gidip de geziye giden arkadaşlarınız geri kalmasın imza atıp gidin diyerek sinir kat sayımı arttıracak kadar dengesiz 1kadın.ewet pek sewgili hocam sewgili sewgiliciğimin yanına senin yüzünden gidemedim.mutlu ol emi.
4 Mart 2010 Perşembe
müfit
29 Ocak 2010 Cuma
prensesle ozanın aşkı:)
evvel zaman içinde kalbur saman içinde, günlerden bir gün güzel prenses büyür,artık sarayda oturmaktan sıkılır.yanına soytarısını da alır,soğuk bir kış gününde ormanda gezintiye çıkar.kadıköy isimli küçük bir köye gelir.soytarı canı sıkılan prensesi arkadaşıyla tanıştırmaya karar verir.bir dükkana götürür prensesi ve ordaki ozanla tanıştırır.prensesle ozan o an,görür görmez aşık olurlar birbirlerine ama ne yazıktır ki prenses başka şehre,babasının sarayına dönmek zorundadır.prenses ozana çok mektup,haberci yollar ama hiçbiri ulaşamaz ona.ozan da bir türlü saraya gidemez.soytarı arada onlara birbirlerinden haberler verir,bunlarla avunurlar.aradan yıllar geçer.bir gün prenses uzak bir diyardaki bir dostunun yanındayken ozandan haber alır.ozan sonunda onu bulmuştur.bundan sonra ozanla prensesin masalı başlar.onlara engel olmaya çalışan kötü yürekli cadıya,acımasız avcıya rağmen onları artık hiçbirşey ayıramayacaktır.ve bugün tam 3 yıldır ozan ve prenses birbirlerine aşık.bundan 3yüzyıl sonra bile ozanla prensesin hikayesi dilden dile dolaşır.
sonsuza kadar mutlu yaşarlar:)
ha uzak diyarlardaki dosta ne oldu derseniz her zaman yakınlarında bir yerde.ve kafasına düşen 2.elmadan sonra hikaye anlatamaz olmuş.artık ondan sadece ozanla prensesin hikayesini dinleyebilirmiş soranlar:)))
sonsuza kadar mutlu yaşarlar:)
ha uzak diyarlardaki dosta ne oldu derseniz her zaman yakınlarında bir yerde.ve kafasına düşen 2.elmadan sonra hikaye anlatamaz olmuş.artık ondan sadece ozanla prensesin hikayesini dinleyebilirmiş soranlar:)))
hikayesi için besteme sonsuz teşekkür:)
1 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)